29 Ekim 2018 Pazartesi

The Twilight Zone - En Başarılı Korku Dizisi - Dizi Yorumu

Ekim 29, 2018 0 Comments
Alacakaranlık Kuşağı

Merhaba arkadaşlar bugün sizlere uzun zamandır izlediğim ve hala da izlemeye devam ettiğim efsane bir diziden bahsedeceğim. Adını birçoğunuz duymuştur o efsane dizi tabi ki de The Twilight Zone. Dizinin ilk sezonu yani aslı oldukça eski. Fakat ben eski yapımları da sevdiğimden kesinlikle garipsemedim aksine o eski atmosferi hoşuma gitti. Eskiden Trt'de yayınlanan ve aslında 3 farklı dönemde yeniden çekilen The Twilight Zone yeniden çekilecekmiş diye duydum ve hemen eskileri izlemeye başladım. Zaten bu türü seven herkes mutlaka izlemeli diye düşünüyorum. Ben 3 farklı dönemi de aynı anda seyrediyorum. İlk bölümler 1959 yılında çekilmiş. Daha sonra 1985 ve 2002 yılında yeniden çevrilen dizinin ilk sezonları bana göre en başarılı olan bölümleri barındırıyor. Bu sebeple eski olmasına kesinlikle aldanmayın ve bir an evvel izlemeye başlayın. Ne kadar yaratıcı ve farklı konulara sahip olduklarını kendi gözlerinizle göreceksiniz.

Konu:
Dizinin belli bir konusu yok. Her bölümde farklı konular işleniyor. Bazen paralel evren bazen uzay bazense çok daha yaratıcı konulardan beslenen dizinin en güzel yönü bölümlerin çok kısa olması. Her bölüm 25 dakika ve siz sıkılmadan konu sonuçlanmış oluyor. Eski olanların siyah beyaz olması da etkileyiciliğini arttırıyor.

Spoilersiz yorumum:
Alacakaranlık Kuşağı
Evet gelelim bu kült dizinin yorumuna. The Haunting of Hill Hause dizisini izledikten sonra başka bir bir korku gerilim dizisi arayışına girdim. O harika dizinin yorumunu da şuradan okuyabilirsiniz. Bir kaç kez karşıma çıkan ve sırf eski olduğundan dolayı izlemeyi ertelediğim The Twilight Zone dizi yokluğunda ilaç gibi geldi diyebilirim. Beni her bölüm şaşırtıyor çünkü o dönem ki insanların böyle yaratıcı bölümler çıkartmalarını beklemiyordum açıkçası. Bazı bölümler gerçekten insanı geriyor özellikle de siyah beyaz olan filmlerden etkilenen insanlardansanız. Benim her gün çerez gibi izlediğim ve bitmesini istemediğim bu mükemmel dizinin ilk olarak 1959 yılında çekilen bölümlerini izlemenizi tavsiye ederim. Daha sonra yeni bölümleri de izleyerek devam edebilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler. Bir sonra yazımda görüşmek üzere hoşça kalın.

Puanım:10/9💕
Fragman:

20 Ekim 2018 Cumartesi

The Haunting Of Hill House - Tepedeki Ev - Dizi Yorumu

Ekim 20, 2018 0 Comments
Tepedeki Ev

Selam arkadaşlar bugün mutlaka duyduğunuz, hemen hemen herkesin çıktığı andan itibaren izlediği harika bir dizi ile karşınızdayım. Uzun zamandır bu denli başarılı bir korku yapımı izlememiştim size söyleyebileceğim ilk şey bu. Her bölümü heyecan dolu ve mükemmel olan bu diziyi bir saniye bile kaybetmeden izlemelisiniz. Ama öncesinde benim yorumumu okuyun ve neden izlemeniz gerektiğine kendiniz karar verin. :)

Konu:
The Haunting of Hill Hause bu ay Netflix tarafından Tepedeki Ev adıyla piyasaya sunuldu. Ben zaten uzun zamandır bekliyordum çünkü korku yapımlarına karşı olan ilgim malumunuz çok fazla. Bu sebeple çıkar çıkmaz hemen izledim ama bu denli başarılı bir diziyle karşılaşacağımı tahmin etmiyordum açıkçası. Dizimizin konusu 1959 yılında yazılmış aynı adlı bir korku kitabından alınmış. Kitabı da en kısa zamanda okuyacağımdan şüpheniz olmasın.:) Yıllar önce bol hayaletli bir evde yaşamış olan 5 kardeşin yıllar sonra bir araya gelmesini konu alan dizi korkuya doymak isteyenler için ideal.

Oyuncular:
Dizideki oyuncuların birçoğunu ilk kez izledim ve oyunculukları gerçekten yerindeydi. Özellikle de çocukluklarını oynayan oyuncularla yetişkinlik hallerini oynayan oyuncular birbirleri ile son derece uyumlulardı. Oyunculuk bakımındansa en çok Nell karakterine hayat veren Victoria Pedretti'yi beğendim. Kısacası oyunculuk kalitesi yönünden şüpheniz olmasın hepsi gayet başarılı bir iş çıkarmışlar.

The Haunting Of Hill HouseSpoilersiz yorumum:
Evet şimdi gelelim bu harika korku dizimizin yorumuna. Dizide korku ve dram türleri ağırlıkta. Yani bölüm boyunca sizi sürekli olarak korkutmuyor ama her bölüm vurucu sahneler var ve o sahnelerde gerçekten ürperiyorsunuz. Özellikle 5. bölüm o kadar mükemmeldi ki sırf o bölüm için tüm dizi izlenebilir bence. Gerçekten çok şok edici bir bölümdü bu sebeple eğer ilk bölümler beklentinizi karşılamadıysa bile 5. bölüme kadar sabredin derim ben. Dizi piyasadaki korku türü açığını bir süreliğine de olsa kapattı bence. Korkunun ustası Stephen King tarafından bile beğeniyle izlenen The Haunting of Hill Hause2018'in kaçırmamanız gereken yapımlarından. Tavsiyemdir.


Puanım:10/10💕

Fragman:

18 Ekim 2018 Perşembe

Ay'da İlk İnsan Ön Gösterim - Gitmeye Değer mi? - Film Yorumu

Ekim 18, 2018 0 Comments
First Man

Merhaba arkadaşlar bugün ki film yorumum dün ön gösterimine gitme şansı bulduğum Ay'da İlk İnsan filmi ile ilgili olacak. Film tam anlamıyla bir biyografi filmiydi. Ağırlıklı olarak dram türünün işlendiği bu filme gitmeden önce Oscar'a oynadığını duymuştum. Fakat alabileceğini düşünmüyorum açıkçası. La la land filmi ile en iyi yönetmen Oscar'ı alan Damien Chazelle bu filmde o kadarda iyi bir iş çıkarmamış bana göre. Biyografi severlere hitap eden Ay'da İlk İnsan türü sevenleri cezbedebilir ama beni yer yer sıktı. Fakat genede bir şans vermek isterseniz yorumumu okumaya devam edebilirsiniz.

Konu:
Ay'da İlk İnsan tamamen Neil Armstrong'un hayatına odaklanan bir film. Onun acılarını ve hırslarını açık bir şekilde ortaya koyuyor. Konuda onun yaşadıkları ve aya gitmeden önce nelerle baş ettiği üzerine kurulu.

Oyuncular:
Filmin oyuncuları daha önce diğer filmlerini izlediğim başarılı oyuncular. Başrol olarak Neil Armstrong'a hayat veren Ryan Gosling fena olmayan bir iş çıkarmış. Fakat ben onun oyunculuğundan çok Claire Foy'un oyunculuğuna dikkat ettim ve onu çok daha başarılı buldum. Kendisini daha önce Saplantı filminde izlemiştim. O filmi çok başarılıydı bence ilk olarak o filmini izlemelisiniz.

Spoilersiz yorumum:
Filmi dün imax olarak izledim ve çok daha beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Öncelikle süresi gerçekten çok uzundu ve bu da filmin yer yer sıkıcı bir hal almasına neden oluyordu. Onun dışında konu fena değildi ama imax'de izlemenin bir fark yarattığını söyleyemeyeceğim. Yalnızca son sekans'ta Ay tüm ekranı kapladı ve böylece gerçekten Ay'a ilk adımı ben atmışım gibi hissettim. Bir de uzay mekiğindeki sahneler aşırı derecede göz yorucuydu. Sağlam bir kafayla gidilmesi daha iyi olur diye düşünüyorum çünkü o sahneler gerçekten yorucuydu. Gene de biyografi seviyorsanız ve Neil Armstrong'un hayatına karşı özel bir ilginiz varsa izleyebilirsiniz. 


Puanım:10/5
Fragman:

13 Ekim 2018 Cumartesi

Küp (Cube) Serisi - Bubi Tuzaklarıyla Dolu Bir Seri - Film Yorumu

Ekim 13, 2018 0 Comments
küp

Merhaba arkadaşlar yaklaşık 3 gündür arka arkaya izlediğim ve sonuç olarak başarılı bulduğum bir film serisi ile karşınızdayım. Uzun zamandır film seyrettiğimden piyasadaki birçok filmi bitirmiş bulunmaktayım. Fakat bu seriyi izlememişim ve tesadüfen karşıma çıktığında hiç beklemeden üçünü de izledim. Tek mekanda geçmesine rağmen gerilimi bir saniye eksilmeyen Küp serisi, bubi tuzaklarını seven ve gerilmek isteyen izleyiciler için biçilmiş kaftan. Öyleyse her filmden kısa kısa bahsedelim ve sizde bir an evvel izlemeye başlayın. :)

1. Küp (Cube)

cubeSerinin ilk filmi 1997 yılında çekilmiş ve Küp adıyla izleyiciye sunulmuş. Bende ilk olarak onunla başladım. Film birbirine bağlantılı yüzlerce küpün bulunduğu bir alanda geçiyor. Bir grup insan kim olduğu bilinmeyen birileri tarafından oraya konmuşlar ve bir şekilde bir araya geliyorlar. Film, bu insanların küpün sonuna ulaşmaya ve oradan çıkmaya çalışmalarını anlatıyor. Tabi bu o kadarda kolay olmuyor çünkü küp içerisindeki odaların birçoğunda bubi tuzakları var. Her an nereden ne çıkacağı belli olmuyor yani. Benim seride en sevdiğim film bu ilki oldu. Yalnız sonunda ne olduğunu anlamıyorsunuz fakat onun cevapları da üçüncü filmde mevcut. Yani izlemeye devam edin. :)

2. Küp 2 Hiberküp (Cube 2 Hypercube)

cube 2 hypercubeSerinin ikinci filmi de 2002 yılında vizyona girmiş. Hiberküp adıyla izleyiciye sunulan filmde ilk filmden farklı olarak paralel evren olaylarına girmişler. Buda fena değildi ama sanırım ilk konuyu tercih ederim. Bu sebeple serinin en zayıf halkası bence budur. Genede izleyip üçüncü filme o şekilde geçmenizi tavsiye ederim.

3. Küp Sıfır (Cube Zero)

cube zero
Evet gelelim üçüncü yani son filme. Bu filmde de olayların en başına gidiyoruz. İlk filmden de öncesini öğrenmemizi sağlayan Küp Sıfır izleyicinin kafasındaki birçok soru işareti gideriyor. Ayrıca sonunu da güzel bağladıklarını düşünüyorum. İlk filme de benzediğinden ikinciden daha çok beğendiğimi söyleyebilirim. Kısacası seri tüm filmleriyle izlemeye değerdi. Tek mekanda geçmesine rağmen bazı sahnelerde nefesinizi tutuyorsunuz. Bu tarz filmleri seviyorsanız bir şans verin derim. Şimdiden iyi seyirler.

Puanım: 10/7

10 Ekim 2018 Çarşamba

Sizi Eski Dönemlere Götürecek 4 Muhteşem Film - Film Tavsiyesi

Ekim 10, 2018 0 Comments
rear window
Merhaba arkadaşlar bugün ki yazımda sizlere çok severek izlediğim eski filmlerden bahsedeceğim. Bir çok kişide eski filmlere karşı bir ön yargı olduğunun farkındayım. Bende de yoktu diyemem ama bu başarılı filmleri izlediğimde ne kadar yanıldığımı ve dönemine göre ne kadar başarılı olduklarını anladım. 1940-1960 yılları arasında çekilmiş pek çok film seyrettim fakat içlerinde en başarılı olanları bugün size bahsedeceğim filmler. Eğer sizinde böyle bir ön yargınız varsa ilk olarak bu filmlerle başlamanızı tavsiye ederim. Severek izleyeceğinize eminim. 😀

1. Arka Pencere (Rear Window) - 1954

Sizlere bahsedeceğim ilk başyapıt Arka Pencere olacak. Alfred Hitchcock ismini birçoğunuz duymuşsunuzdur. Korku filmlerinin eski dönemlerdeki en önemli temsilcisi olan Hitchcock adını tarihe yazdırmış olan yönetmenlerden. Bende bir korku sever olarak onun pek çok filmini seyrettim ve 2 tanesi bugün ki listeme girmeyi başaran filmlerdendi. Arka Pencere hem atmosferiyle hem de başrolünde yer alan oyuncularıyla bayıldığım ve hala unutamadığım filmlerdendi. James Stewart o dönemlere dair en sevdiğim oyunculardan. Hem o hemde Alfred Hitchcock bir araya gelince muhteşem bir iş ortaya çıkmış. Tek mekanda geçen film, bacağından sakat olan bir adamın komşularını dürbünle izlerken bir cinayete tanık olmasını anlatıyor.

2. 12 Kızgın Adam (12 Angry Men) - 1957
12 angry men

Listemin ikinci filmi ise en az Arka Pencere kadar beğendiğim özel bir film. Tek mekanda geçmesine rağmen asla sıkmayan ve izleyici koltuğa çivileyen bu eşsiz yapımı bayılarak izledim diyebilirim. Verdiği mesajlar kaç yıl geçmesine rağmen hala geçerliliğini koruyor bence. 12 kişiden oluşan jürinin bir cinayet olayı ile ilgili karar verme sürecini işleyen film sizi asla pişman etmeyecek. Bana güvenin ve hemen izleyin derim.

3. Sapık (Psycho) - 1960

psycho
Alfred Hitchcock tarafından çekilen Sapık filmi birçok kişinin olduğu gibi benimde ilk Hitchcock filmim. Hatta kadar beğendim ki 2. ve 3. filmlerini de izledim ama ilkinin verdiği hazzı hiçbiri veremedi maalesef. Dizisi bile çekilen bu kült yapım izlenmesi gereken eski filmlerden. Özellikle de sonu şok edici biten filmleri sevenler için ideal. Gerçekten o dönemlerde bu denli yaratıcı bir eser koymak kolay değil. Bu sebeple film birçok yeni yapıma göre çok daha başarılı ve yaratıcı. Başyapıt olarak nitelendirilen filmde erkek arkadaşını kurtarmak için para çalan Marion geceyi Norman Bates'in otelinden geçirmeye karar verir. Korkutucu ve şok yaratan olaylar silsilesi bu şekilde başlar. 

it's a wonderful life4. Şahane Hayat (İt's A Wonderful Life) - 1946


Ve son filmim yılbaşı filmleri denince akla gelen harika bir Noel filmi. Arka Pencere filminde de rol alan James Stewart'ın başrolünde olduğu Şahane Hayat filmi soğuk yılbaşı gecelerinde izlenmesi gereken yapımlardan biri bence. En azından ben her yılbaşı bir kezde olsa izlerim. Yüzünüzde bir gülümseme bırakacak ve mutlu olmanızı sağlayacak olan bu filmi de mutlaka izlemelisiniz.

Bonus: 

8 Ekim 2018 Pazartesi

Fargo(1996) - Karlı Filmleri Sevenlere - Film Yorumu

Ekim 08, 2018 0 Comments
film yorumu
Bugün ki yazımda adını sıklıkla duyduğum fakat izlemeye bir türlü elimin gitmediği bir filmden bahsedeceğim. Fargo'yu bir çoğunuz duymuşsunuzdur. Hem filmi hem de dizisi bulunan bu yapım 1996 yılında pek çok ödüle layık görülmüş ve izleyen hemen herkes tarafından beğenilmiştir. Bu sebeple bende sürekli görüyordum fakat ait olduğu tür ilgimi çekmiyordu. Film kara mizah türüne dahil ve gerçekten tahmin ettiğimden çok daha eğlenceli. Coen kardeşler tarafından yönetilen Fargo, mizahı ve polisiye türünü başarılı bir şekilde yansıtıyor ve izleyiciye trajikomik bir hikayeyi sunuyor. Bu sebeple dizisinden önce filmini izlemenizi tavsiye ediyorum. Beğeneceğinizi garanti ediyorum çünkü yorumların bir çoğunda Coen kardeşlerin en iyi işi olarak görülüyordu. Yönetmenlerin diğer filmlerini izlemedim ama bu gerçekten güldüren ve eğlendiren bir filmdi. İlk olarak konusundan bahsedelim sonra ise filmle ilgili olan yorumumu okuyabilirsiniz.

Konu:
Ana karakterimiz olan Jerry dolandırıcı bir adamdır. Gene bir gün paraya ihtiyaç duyar ve çok zengin olan kayın pederinden para kopartamayacağı için karısını kaçırtmaya karar verir. Fakat parayı almak o kadarda kolay olmayacaktır.

Oyuncular:

film tavsiyeOyuncu kadrosu daha sonra birçok meşhur yapımda gördüğümüz sağlam oyunculardan oluşuyordu. Benim gözüme çarpan ilk isim Jerry rolü ile izlediğimiz William H. Macy oldu. Kendisini Shameless dizisinden tanıyabilirsiniz. Onun dışında filmdeki favori karakterimi oynayan Frances McDormand'da polis olarak çok başarılıydı. Onu ilk kez bu filmde izledim ama diğer yapımlarını da hemen izlemek istiyorum.

Spoilersiz yorumum:
Evet gelelim bu kült filmimizin yorumuna. İzlemek için bu kadar geç kaldığıma pişman olduğum Fargo, kara mizah türüne dair izlediğim ilk yapımdı. Beni gerçekten güldürdü ve bunu saçma sapan argolarla değil ciddiyetle başardı. Karlı atmosferde geçen bir film izlemek istiyordum ve beni kesinlikle tatmin etti diyebilirim. Çok trajikomik bir hikayeydi filmin başında dediği gibi gerçekten yaşandı mı bilmem ama yaşandıysa ölenlere yazık olmuş resmen. O bembeyaz atmosferde geçen bu kanlı hikaye size keyifli zaman geçirtmeyi başaracak bence. Bu sebeple evde battaniyenin altında izlenebilecek bir film arayan herkese tavsiye ediyorum. 

Puanım:10/7,5

Fragman:

6 Ekim 2018 Cumartesi

Kurtulan Kızlar - Kurtulan Kız Olmaya Hazır Mısın? - Kitap Yorumu

Ekim 06, 2018 0 Comments
kitap tavsiye

Kitap: Kurtulan Kızlar - Riley Sager
Sayfa: 400 sf
Yayınevi: Yabancı yayınları
Çeviri: Aslıhan Kuzucan

Selamlar sevgili blog okurlarım. Bugün ki yazımda sizlere nefes kesici bir gerilim kitabından bahsedeceğim. Yabancı yayınları en sevdiğim yayın evlerinden bir tanesi. Bastıkları kitapların çoğu benim tarzım bu sebeple onları okumayı çok seviyorum. Kurtulan Kızlar kitabını da bookstagramlarda sık sık görüyor ve merak ediyordum. Bkm indirimi ile hemen satın aldım ve vakit kaybetmeden okudum. Beğenildiği kadar var bence gerçek bir gerilim kitabıydı. Bir geçmişe bir günümüze dönmesi ve yazarın dili gerçekten akıcı bir eser ortaya çıkmasını sağlamış. Gizem ve gerilimin hat safhada olduğu Kurtulan Kızlar hemencecik okunabilecek çerez bir kitap. Reading slump dönemleri için ideal. :)
kitap tavsiye

Spoilersiz yorumum:
Kitabın konusundan kısaca bahsetmek gerekirse Quincy adlı ana karakterimiz Çam Ev adı verilen katliamdan sağ kurtulan tek kişidir. Onun gibi farklı olaylardan kurtulmayı başaran iki kadın daha vardır. Basın onlara Kurtulan Kızlar adını takar. Korku filmlerinde sıklıkla gördüğümüz son anda katili öldüren ve sağ kalan kişilere atıfta bulunan kitapta kurtulan kızların gerçekten kurtulup kurtulamadıklarını görüyoruz. Çünkü Kurtulan Kızlar üçlüsünden olan Lisa evinde ölü bulunur. Olaylarda bu şekilde başlar. Kitabın konusu ilgimi çekmişti, hemen hemen herkes hayatında bu tarz filmler izlemiştir. Kitapta insanda film izliyormuş hissi yaratıyordu. Tür olarak sadece gerilim gizem değil psikolojide etkendi. Quincy'nin katliamdan sağ kurtulduktan sonra psikolojik olarak yaşadıkları okuyucuya direk yansıyordu. Kısacası beğenerek okuduğum başarılı bir kitaptı. Bu tarz kitapları seviyorsanız mutlaka okumalısınız.

Puanım: 10/7

3 Ekim 2018 Çarşamba

En Sevdiğim 3 Korku Dizisi - Dizi Tavsiyesi

Ekim 03, 2018 0 Comments
dizi yorumu
Merhaba arkadaşlar bugün size çok sevdiğim ve beğenerek seyrettiğim en iyi 3 korku dizisinden bahsedeceğim. Her biri kendi alanında çok başarılı olan bu diziler birçok korku severi tatmin edecektir. Benim de en sevdiğim tür olduğundan enlerim serisine böyle bir yazı ile başlamak istedim. İlerleyen dönemlerde en sevdiğim dizi ve filmlerle ilgili yazmaya devam edeceğim takipte kalın.

1. American Horror Story (8 Sezon)

Korku dizisi denince akla direk olarak American Horror Story geliyor bence. Ben hemen hemen tüm sezonlarını izledim ve şuan da yayınlanmakta olan Apocalypse sezonuna da devam ediyorum. Dizi her sezonda farklı konuları işliyor. Cadılar, akıl hastanesi, hayaletli ev ve daha pek çok gizemli konuyu işleyen dizinin en sevdiğim sezonları 1, 2 ve 6. İlk sezonda hayaletli ev konseptine yer vermişler ki filmlerde de en sevdiğim konu hep budur. 2. sezonunda akıl hastanesine yolculuk ederken 6. sezonda kanlı ay tutulmasını yaşıyoruz. Oyunculuklar bakımından da çok başarılı olan ahs herkesin kendi zevkine göre bir şeyler bulabileceği özel bir dizi. 

2. Supernatural (13 Sezon)

dizi tavsiyeSon sezonlarını izlemediğim ama 9. sezona kadar geldiğim bir diğer favori dizim ise Supernatural. Dizinin son sezonlarında eski tadını vermediğini düşünüyorum ama bu demek değil ki izlenmemeli. Her korku severin izlemesi gereken dizinin ilk sezonları çok başarılı. Avcı olan ve hemen hemen her türlü doğaüstü varlığı yakalayan 2 kardeşin başına gelenleri izliyoruz dizide. Her bölüm farklı bir olay oluyor. Hayaletten, kurt adamlara kadar birçok farklı yaratığı görebiliyoruz. Dizi korkudan ziyade fantastik bence ama gerçekten çok başarılı o sebeple tavsiyemdir.

3. Stranger Things (2 Sezon)

dizi tavsiyeGelelim 3. favori korku dizime. Son dönemlerde adını sıkça duyduğumuz meşhur dizi Stranger Things benim de çok beğenerek izlediğim bir yapım oldu. 80'ler korku filmlerini severim, pek korkutmasalar da o atmosfer hep hoşuma gitmiştir. Bu sebeple bu diziyi de bayılarak izledim diyebilirim. Diziyi izlerken Stephen King kitabı okuyormuş gibi hissettim. Yeni bir yapım olmasına rağmen geçtiği dönemi çok iyi yansıtmıştı. Bunun dışında çocuk oyuncuların performansı da mükemmeldi bana göre. Zaten sezon sayısı çok kısa olduğundan hemen izleyin ve bitirin derim.

Bonus: Castle Rock dizi yorumu için tık tık.